GÖNÜLLERİN KIBLESİ KUDÜS

Ne zamanki ilk kıblede okundu ezan.Ne zamanki peygamber ayak bastı o vakit sırlandı gönlümüz.Hepsine kucak açtık hepsini anlamaya çalıştık.Ama ayrımcılık yapmadan duran olur mu yeryüzünde.O zaman ayrıldı Müslüman o zaman bozuldu nizam.Yahudi tutturdu Kral Davut başkent ilan etmişti diye.Oğlu Süleyman mabedi neticesiyle bizimdir demeye.Hatta daha eskiye bakacak olursak Hz.İbrahim’in Moriah Tepesi/Tapınak tepesi’de oğlu ishak’ı kurban etme olayını işaret olarak kabul etmektedirler.Ağlama duvarı’nın bir yüzünü ibadetleri için kullanabiliyorlar.Diğer yüzünü müslümanlar kullanmaktadır.Bu tartışmaların bitmek bilmediği konuya Hristiyanlarda dahildir.Konstantin’in annesi Helena’nın gerçek haçı bulduğunu iddia ettiğe yere bir kilise yapılmış.Bu yüzden çevreden Hristiyanların gelip ziyaret etmesiyle sahiplenme olayı iyice oturmuş.Kudüs için 324 yılına tekabûl eden o zamanlar yeni bir süreçti.Halife Hz.Ömer’in 638 yılında Kudüs’ü fethiyle bu defa sahne müslümanlardadır.Bu sahne uzunluğu 1400 yıl sürmüştür.Bir asırlık Haçlıların eline geçmiştir.Bu süreçte diğer din mensuplarına karşı olumsuz bir tavır sergilemişlerdir.Müslümanların elinde bulunduğu zaman boyunca tüm dinlere kapı daima açık tutulmuştur.Selahaddin Eyyubî’nin Haçlılar’dan Kudüs’ü geri almasıyla barış ve adil ortamı tekrar sağlamıştır.Tabiiki zamanla Yahudilerin farklı iddiaları ve siyonistlik safsatasının da öne sürülmesiyle müslümanlara iğrenç iftiralarda bulunmuşlardır.Kendi ayrımcılık politikalarını müslümana atfetmişlerdir.Kudüs sorununda uzlaşmaya varmak istemeyen İsrail’in nefretini sürekli kusmasıyla gündemdedir.Bugün bekletme,gerçek zulümlerinin ifşa görüntülerini yok etmeye çalışmakla kendilerini temize çıkarma çabaları boşadır.Biliriz ki karadaki balığın uzun süre hayatta kalma şansı yok gibidir.Kirli ayaklarıyla, kendi mekânlarıymış gibi mescite giriş yapanlara kimlik sorgulamaları kendileri gibi adî bir durumdur.Bu yetkiyi veren sözde birleşme sağlayan devletler hırsıza altını emanet ettiklerinin fazlasıyla farkındalar.İyi insanlar adîl dövüşürler.Belki karşımızda dövüşecek adam kalmadığından beklemedeyiz. Aslında biz zaten bizim olan için kendimizi kanıtlamaya çalışırsak tam da o zaman kaybederiz.Namaz nasıl müminin miracıysa dünyanın aşık olduğu zamansız sevgilinin de miracı Mescid-i Aksa’dır.Kudüs gönülleri fethetmiştir.Bizim üç evimizden biridir.O evlere sahip olduğumuz için bundan vazgeçmeyi düşünmek Kudüs’e ihanettir.Sevgiliye ihanettir.Hz.Ömer, Selahaddin Eyyubî,Hz.Süleyman ve nicesiyle şanlı devletleri yok saymaktır.Uzakta olmak onun bize ait olmadığı anlamına gelmez.Gün gelir eskisi gibi çevresindeki Kervansaraylarda dinleniriz.Başka bir gün doğar medresesinde eğitim görürüz.Günler yeryüzünde bitinceye kadar ibadette ederiz mescitlerinde.Kudüs’le vuslat yakındır.Çünkü bu ayrılık içten duaları çoğalttı.Sevenlerin yüreklerini büyüttü.Allah sabredenlerle beraberken hangi güç başına bela almak ister ki…

Yorum bırakın