OKUMALISIN

Yaratan Rabb’inin adıyla oku!
O,insanı alaktan(asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır.
Oku!Kalemle (yazmayı) öğreten,(böylece) insana bilmediğini bildiren Rabb’in sonsuz kerem sahibidir.(Alak Suresi _1-5.Ayet)

Peygamber efendimiz(s.a.v)’e ilk vahyolunan ayetlerdir. Üstelik ümmi (okuma- yazma bilmemek) rağmen iki kere “oku!”denilmiştir.
Ehemmiyetini ve bizlere  ne anlatmak istediğini, ilk ayet olması ve iki kere birden fazla tekrarından anlayabiliriz
Bu yüzden olsa gerek, tarihteki ilklerin bir çoğu islam bilginleri tarafından keşfedilmiş.                                                                                    Yakından göz atalım hadi:
Cizreli Cezeri Sibernetiğin kurucusu:
Artuklu sarayında başmühendislik yapmış ve yıllarını adamış müthiş bir şahsiyet.
Avrupa’da ‘Alpharabius’adıyla bilinen Farabi’ye selam vermeden geçmek yakışı kalmaz.
Büyük zorluklara katlanmış ilk yıllarında kadılık yapmış alim zat, bir ara bahçe bakıcısı dahi olmuştur.
Felsefe, sosyoloji, mantık, fen bilimleri, tıp vs. birçok alanda uzmanlaştığı yetmiyormuş gibi bir kaç dilde de ustalaşmıştır.
Aristodan sonra Muallim-i Sani(İkinci öğretmen) unvanına mazhar olmuştur. Ayrıca musiki denince akla gelen ve Kanuni aletiylede özdeşleşmiştir.

Peki bu şekilde saymaya devan edersek sığarlar mı ki buraya?
Fatih Sultan Mehmet’i, Kanuni’yi ve inci küpeli Yavuz Sultan Selim’i(ezeli rakibi şah İsmail’e de ait olduğu rivayetler arasındadır), Evliya Çelebi’nin seyahatlarını nerelere iliştirelim ki taşmasınlar?
Amasyalı olup; Türk plastik cerrahisinin babası, Sabuncuoğlu Şerafettin taa o zamanlarda rehabilite edici aletleri nasıl tasarladı ki? O hayal gücünü hangi duasına borçlu?
Peki bugün başımızı derde sokan mikropların tanımını üstün teknolojik hiç bir laboratuvar  aleti olmadan tanımlamayı başaran Akşemseddin hocamıza hayran kalmamak elde mi?
Daha nicesi var: Gazali, Ali Kuşçu, Lagari Hasan Çelebi,Piri Reis, Harezmi, Abdullah Barani, Fezari…
Geriye dönüp baktıkça, asıl cehaletin, gelişen teknolojiyle insanlara zarar verdiğini ve pırıl pırıl zekâları köreltmeye başladığını görüyoruz.
Bana göre gelişim en başta: Ancak insanın gerçekten insan olduğu için verilen değerle birleştiğinde kazandığı anlamdadır.

Bazı şeyler, teknolojiden, şöhretine daha üstündür. İnsanı yüceliğe götüren vasıflar da bunlar değil midir?
Etik ilkelere bağlı kalarak ve Allah’ın rızasını kazanmak için “oku”rsanız yolunuz açık olur..
İnanarak ve içten yapılan emekler zayi olmaz inşallah.

Okuyun ama sizi kâinatı sorgulatmaktan ve makine haline getiren, insandan ve onun aletlerinden/ bilimselliğe  dayanarak kaynak bulan ilkelere körü körüne de bağlanarak işin ahiret boyutunu da hatırınızdan çıkarmayın.

Çünkü bu sıkı sıkıya nobel ödüllü  ilkeler, bir Göbekli Tepe tarihi olup bütün kesin sandığınız tabûları yıkabilir.

Tıpkı bazılarımızın, İslam’a  karşı da  yüzde yüz emin olarak takındığımız tavrın (geri dönüşsüz) kabirden çıkamayacağımızı anladığımız andaki hakikat kırıkları gibi…

O yüz yıllara meydan okudu,sen onu okumaktan aciz mısın?

Yorum bırakın